30 Aralık 2009 Çarşamba

HERŞEYDEN ÖNCE ŞANS VE SAĞLIK




AİLE SAADETİ



95-& TOEFL




3 E YAKIN MEZUNİYET NOTU

BOL BOL SEYAHAT


BURS!!!

GÜZEL, MANZARALI BİR EV





HARİKA BİR ERASMUS




DÜNYANIN EN İYİ İŞİ :))




KENDİ PARASINI KAZANAN BİR KADIN OLMAK



ONUNKİ GİBİ BİR VÜCUT :p




HER SABAH KALKIP SÜSLENME ENERJİSİ




YENİ ARKADAŞLIKLAR+ESKİLERİN DEVAMI





VE TABİ Kİ AŞKKKK


Yıllar önce yeni bir yıla girmeden iç hesaplaşmamı günlüğümde yapardım... birkaç yıldır böyle bir çaba içerisine girmedim. çünkü yılbaşında alınan kararların ya da yapılan hesaplaşmaların bana çok da bir katkı sağladığını inanmıyordum. ilerleyen yaşımla bu olumsuz düşüncenin biraz önüne geçerim düşüncesiyle yeniden değerlendirme yapmaya karar verdim...

başlıyoruz...

Genel olarak bakacak olursak mutluyum çünkü mutluluk tanımım değişti geçen yıllarla birlikte. ailemin sevdiklerimin sağlıklı olması, derdimi paylaşacak insanlar olduğu için müteşekkirim :)

daha özele inecek olursak her zaman içimde bir yerlerde boşluk var ve ben bu konuda hayatın akışı içinde pek birşey yapamadım. kendimle ve istediklerimle ilgilenmem için aslında finlandiya çok büyük bir fırsat oldu benim için. umarım istediğim gibi geçer...

okul bittiği için de aslında buruk bir sevinç yaşıyorum. öğrencilik her ne kadar çok güzel bir şey olsa da, artık sabah kalkıp okula gitmek, sınav olmak, "ev ödevi" yapmak her zamankinden fazla sıkıntı vermeye başladı. o nedenle bu da hayatımda bir aşamaydı ve ben bunu tamamladım diye düşünüyorum... iyisiyle, kötüsüyle...

kendime verdiğim sözler açısından da olumlu geçti bu yıl. kiloma çok takık oladuğum zaman, üzerine gidince verebildiğimi gördüm( fil diilim elbet sayın okuyucu 5 kilo fazlam var ama olay o diil .... isteyince yapabilmek...)almancama taktığımda geliştirebilediğimi görmek.... aslında kısacası duygusal zekamın geliştiğini gördüm ( bu benim için az bişey diil)

Ve heyecanlıyım. önümde olan şeyler için... umarım herşey beklediğimden de güzel olur. Finlandiya, daha sonrası, iş güç, hayat, işte sonra ne gelirse...... hepsinden önemlisi bu heyecana sahip olmak... o olmasa hiçbirşeyin tadı olmazdı.....

işte böyle 2009. birbirimize iyi davrandık ve bi ölçüde de başarılı olduk sanıyorum. her şey gül bahçesi gibi olmasa da kendi gül bahçemi kendim yaratmam gerektiğini öğrettiğim için teşekkür ederim...


Eeee 2010, senden n'aber?
27 Aralık 2009 Pazar

sevgili blökk

artık herşey yavaş yavaş şekillenmeye başladı. 1 hafta önce sancılı bir depozito yatırmaya çalışma işleminden sonra artık ben de finlandiyada bir ev sahibi oldum :)

herşeyin türkiyede biraz daha yavaş işlemesinden ve de evrakları diğer eramus öğrencilerine göre geç teslim almamdan dolayı istediğim daireye kavuşamadım. ben şehir merkezinde bir daire istiyordum fakat şehir den 4km uzaklıkta bir öğrenci kompleksinden yer bulabildim. ama sanırım böyle daha eğlenceli olacak. öğrencilerin arasında olarak hiç yaşamadığım öğrencilik hayatımı yaşayabileceğim :=)

ev bark işleri bi tarafa gitmeme de çok az kaldı. ayın 11inde sınavlarım başlıyo ve 20 ocakta da finlandiya yolcusuyum insalla. bu sınavların arasında bir de Toefl var tabiki. şimdiki en önemli derdim o aslında. umarım herşey yolunda gider ve emeklerim boşa gitmez. sevgilimin dediğine 98 alacakmışım :) bana yeter güzel bir sayı... aslında asıl isteğim bütün işlerimi halledip finlandiyaya da yerleşmiş olmak ve artık gezme tozma işlerine bakmak :)


az kaldı....
13 Aralık 2009 Pazar

12 Aralık 2009 Cumartesi


Daha doğrusu bana ne oldu? yine karmakarışık bir koşuşturmanın içerisinde buldum kendimi. hangibirini yazayım bilmiyorum. 1 hafta süren zorunlu türkiye turunu mu, oturma izni maceralarımı mı, sonrasında izmirde girdiğim artık kandini de evini de topla maratonunu mu, Toefl baskısını mı yoksa sevdikleriden ayrılacak olmanın hergün büyüyen acısını mı?
Artık okuldan mezun olmaktan yana bir sıkıntım yok zira çok sıkıldım. okula gidip derslere girme saçma ödevler yapma zorunluluğu beni çok sıkmaya başladı. ama yukarıda saydığım diğer şeyler üzerime kabus gibi çöktü.

yaptığım Toefl planı çoktan aksadı.

bazılarının öngördüğü gibi 98 alamazsam.... offfff düşünmek bile istemiyorum.

bir yandan izmirdeki son günlerimin tadını çıkarmam lazım. Ama pek vaktim yok :(

hmmm bir de 2010, mezuniyet, gelecek kararları var

herşeyi bırakıp gidiyorum ama ya pişman olursam????


**** Ya biran önce herşeyi düzene sokacağım ya da sonum Posttraumatic stress disorder
5 Aralık 2009 Cumartesi
15 Kasım 2009 Pazar

Sonbahar geldi geliyor derken yerini kışa bırakmaya başladı. (bkz izmirin havası) Ekim ayının son günlerinde yaşadığım sonbahar günlerinin gezip tozarak keyfini çıkardım. Fakat kış hakkında pek iyimser değilim... En azından Türkiye'de geçireceğim kısmından. Nedeni daha yeni ALES ten ve 4 tane vizeden çıkan bu bünyenin 3 vizeye daha, ardından da kocamaaaaaan bir Toefl sınavına girecek olması. Bununla da bitti sanmayın :) 1 hafta sonra da 6 tane finalime paşalar gibi girip tası tarağı toplayıp apar topar Finlandiya'ya gidecek olmam.

İşte ancak o zaman biraz rahatlayabileceğim. Yıllardır yaşayamadığım kışı fazlasıyla hissedebileceğim. (ortalama -15 derece ;)). Geçen yıl daha bu Finlandiya nın esamesi bile okunmazken Uludağ'a gitmek için yanıp tutuşuyordum. Yıllardır kar görmedim ben diyerek tepiniyordum. Yine de gidemedim. Çok içten istemişim herhalde ulvi bir güç beni Noel baba nın evinin yakınlarında bir yere yolluyor :))

Soğuktan kardan da korkmuyorum da gideceğim zmanlarda havanın yalnızca 3 saat aydınlanıyor olması düşündürüyor beni... İlk bir hafta ağlar sonra alışırım herhalde diyorum ama...... Umarım öyle olur....


odottaa minua Suomessa!!!!
9 Kasım 2009 Pazartesi

3 Kasım 2009 Salı

Yılın öyle bir günü gelir ki üç gün önce giydiğiniz kısa kollu tshirt e hayretle bakakalırsınız. Birden elleriniz buz tutmaya başlar...Çevrenizi nezle insanlar sarmaya başlar ya da daha kötüsü o nezle insan siz olabilirsiniz :)(benim senaryom bu şekilde gelişti :)) En canlı insanın istekleri evde oturup film izlemek, kahve içmek ile tıkanır kalır. İşte o gün SoNBaHaR gelmiştir...

Evet... acı ama gerçek her gün beni selamlayan güneş uzak iklimlere doğru yol almaya başladı ve ben büyük ihtimalle güzel İzmir'de yaşayacağım günlerin sonuna doğru yaklaşmaya başladım... Bu nedenle bu sonbahar benim için tam anlamıyla bir sonbahar. Üniversite günlerinin sona ermesi, öğrencilik yaşamına-en yakın arkadaşımla yaşadığım eve-izmirdeki arkadaşlarıma veda, geleceğin ne getireceğinden habersiz ilerlemek mevsimi olduğundan daha kasvetli yapıyor benim için...

Ama durum o kadar da kasvetli değil aslında. Sonuçta burdan gittiğim yer fena bir yer değil. Eğlenmeye, öğrenmeye, kendimi dinlemeye gidiyorum. Böyle bir yolculuğun beni ben yapacağını o yolculuk haberini almadan bile biliyordum... Sonuçta; "Düzenim bozulur hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme... Nerden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?" dememiş mi şair?

Aslında bu yüzden bizi yeni maceralardan önce dinlenmeye düşünmeye ittiği için güzel sonbahar...
2 Kasım 2009 Pazartesi

The Show

LENKA | MySpace Video
28 Ekim 2009 Çarşamba




kimi zaman çok sıkıcı olabilen şovlara o her yıl heyecan ve eğlence katmayı başarıyor

Karl Lagerfeld dahi değildir de nedir???
26 Ekim 2009 Pazartesi

siz de istiyorsanız







Carine Rotfield at NY Fashion Week
by
Garancedore

PERFECTION!!!
12 Ekim 2009 Pazartesi



When you're young, your whole life is about the pursuit of fun.

Then, you grow up and learn to be cautious.

You could break a bone or a heart.

You look before you leap and sometimes you don't leap at all because there's not always someone there to catch you.

And in life, there's no safety net.

When did it stop being fun and start being scary?”
5 Ekim 2009 Pazartesi

Evet, yapılması gereken çok şey var ama benim bu konuda yaptığım çok az şey var. Yapılacaklar listemde

1-)Toefl dan 115 civarı bir puan almak

2-)Jean Monnet bursuna başvurup vurmayacağıma karar vermek

3-)DAAD ile görüşmeye gitmek

4-)...... hoca ile burslar hakkında konuşmak

5-)Finlandiya ile ilgili araştırma yapmak

6-)Interrail gezi rotamı ayarlamak ve parasını biriktirmeye başlamak

7-)GMAT e girip girmeyeceğime karar vermek

8-)ALES kitabı almak ve 15 kasıma kadar düzenli çalışmak

9-)kitaplarım alıp, faturaları ödeyip tüm hesabı kapatmak

10-)Not ortalamamı yükseltmek

11-)Kilo vermek

12-)Spora başlamak

13-)hafiften KPSS çalışmaya başlamak

gibi maddeler var. Ama benim kafam gereksiz meselelerle o kadar meşgul ki böyle gidersem saydıklarımın hiçbirini doğru düzgün yapamamam çok olası.

sadece kendime odaklanıp biraz bencil olmam lazım... çünkü bu 13 şey de benim için çok önemli...
28 Eylül 2009 Pazartesi

Uzun ve yorucu bir yaz döneminin ardından yine İzmir deyim!!! İzmir yine havasına ve de kızına güven olmaz lafıyla dalga geçer gibi karşıladı beni. bir üşüttü bir terletti. ama ben zor şartlara rağmen yeniden burada olmaktan çok mutluyum.

her yeni dönem içimi bu mutluluk kaplar zaten... ama bu benim izmir de geçireceğim son üniversite dönemim. bu bir yandan üzücü, bir yandan heyecanlı, diğer bir taraftan da beni paniklere sevk eden bir durum. okul bitecek biz nasıl büyük adam olucaz, master mı yapmak lazım yoksa direk çalışma hayatına mı atılmak lazım ya da ABBA nın da dediği gibi her şeyi boşverip son dansımızı ediyor gibi dans mı etmek lazım....%100 karmaşa

Benim halim işte böyle blog Söyle bana n'oluyor?

.....

Randımanlı gitmiyor işler çoğu zaman olduğu gibi

Garip Halim sonunda İzmire benzedi :))))


16 Eylül 2009 Çarşamba

I may still not know what I want to be when I grow up,
but I do know that someday I want to live in a house filled
with my books and travel souveniers.

And the walls that
aren't covered with bookshelves will be covered with photos of my family and friends.

When I leave the house I will be going to a job I love and I'll return to a person I love.

So that's the dream I'm working on.


demiş Amber Morley


ben de endoskopi yapılırken elini tutabileceğim bir eş istiyorum ek olarak

....
13 Eylül 2009 Pazar

ben haziranda doğdum. tam bir yaz çocuğuyum. yılın sevdiğim ayları yaz ayları... kimilerine antalyanın sıcağı yaşanmaz, çekilmez gelir ama benim açımdan durum hiç de öyle değil.

yazı, sıcaklığını, o sıcakta denize girmeyi, akşamüstü denizden gelen meltemi, dertsiz tasasız yaz günlerini her zaman masalsı karlı günlere ya da yağmurlu romantik günlere tercih ederim...

ama bu sene yaz beklentilerimin çok altında geçti. yaz okulu nedeniyle ve büyümenin getirdiği o sinir bozucu sorumluluklar nedeniyle yaza dair pek bir aktivite gerçekleştiremedim :((

eylül başından beri inkar ediyordum. yaz bitmedi diyordum ama antalyada bile hiç açılmayan bulutları dinmeyen yağmurları görünce inkardan vazgeçmeye karar verdim. YAZ BİTTİ işte. eğlenceli relax olmak yerine sıkıcı, sinir bozucu ve hastalıkla dolu oldu. yine de kazandırdıkları oldu not ortalamamı yükselttim mesela. sewgilimin bana olan sevgisine bir kez daha şahit oldum.. vs...vs... Acısıyla tatlısıyla sona erdi 2009 un yaz ayları

Sıradaki görev izmirde öğrenci olarak geçireceğim son sonbaharı en güzel şekilde geçirmek :)))


sadece 1 kere daha denize girebilsem başka birşey istemiyorum


GOODBYE SUMMER!!!
10 Eylül 2009 Perşembe
sınavlar bitti şimdi ne yapmak lazım??
insan gülünç bir boşluğa düşüyor sınav haftası sonrası :)))

3 Eylül 2009 Perşembe
yine tatsız günler geçiriyorum. ama artık bunları yazmak istemiyorum çünkü bloğum iç karartıcı olmaya başladı. sadece bitmesini ümit ediyorum... eskiden şu zamana kadar işim var yoğunum ama sonra bomba gibi dönüyorum diyebiliyordum ama şimdi diyemiyorum. sağlık hiçbirşeye benzemiyormuş. ama kendi kendime yaptıklarımın cezasını çekiyorum kendime yüklene yüklene tüm bağışıklık sistemimi kitledim. şimdi hergün başka dertle boğuşuyorum... herneyse...

yaz bitmeden listem şu ana kadar pek işe yaramış gibi görünmüyor malesef. eylül ün sonun kadar vakti var ama daha beklemek lazım... beklerken de bir sonbahar listesi yapmak lazım. bu benim izmirde geçireceğim son sonbaharım olabilir. o nedenle gerçekten çok güzel olmasını istiyorum. her anını yaşamak istiyorum. sonbahar havasına girmeye başladım aslında. sadece kendimi birkaç kez daha denize sokmaya ihtiyacım var o kadar...

HaPPY FaLL !!!
1 Eylül 2009 Salı
bugün hayati önem taşıyan yaz okulunun son sınavına girdim ne yazdım ne yaptım kaç puan alırım hiç bir fikrim yok. herşeyi çok fazla düşünmekten vücudum garip tepkiler vermeye başladı. hergün değişik bir hastalığa yakalanıyorum. bir gün aşırı baş ağrısı, ertesi gün diş ağrısı, bir gün kusma sonra günlerce miğde yanması....
o nasıl olacak, bu sınavlar ne olacak, okul açılınca ne olacak, sağlığım ne olacak, gelcek planları ne olacak vs vs vs
bu gidişle olacak olan tek şey overconcerned ve hypocondriac bir insana dönüşmem gibi görünüyor...
28 Ağustos 2009 Cuma

mission impossible
:
3 projects
4 final exams
24 Ağustos 2009 Pazartesi
Söylemesi bile insanın canını acıtıyor... ama malesef yaz bitiyor. bu yaz benim açımdan biraz hayal kırıklığı oldu. ne tatile çıkabildim, ne staj bulabildim. Yaz okulundaydım temmuz ortasından beri. eylül'ün 6 sında görevimi tamamlayıp 2 haftalığına özgür kalacağım ama o zaman da sonbahar tüm hüznüyle sarmış olacak... bu nedenle yaz tam olarak bitmeden yapmak istediklerimin listesini yapmaya karar verdim blog. alaçatı macerasından hatırlayacağın gibi bu listeler aslında çok faydalı oluyorlar. belki bu sefer de aynısı olur.... hadi bakalım başlıyoruz...




  1. kitaplarımı ve kendimi alıp 2 günlüğüne de olsa tatile çıkmak

  2. sezon bitmeden Rain e gitmek

  3. bütün bir günü havuz başında geçirmek

  4. ailemle birlikte güzel, uzun, akşamyemekleri yemek

  5. bronz, bronzlaşmak

  6. açıkhavada, yıldızlı bir geceyi dışarıda geçirmek

  7. bayram dönüşü tatile çıkmak

  8. yeğenimle bol bol vakit geçirmek

  9. gidebildiğim kadar çok denize gitmek

  10. bu yazdan hevesimi almak istiyorum.....


18 Ağustos 2009 Salı


bir ara Vogue Türkiye olayına fena halde takmıştım. Yazılarımda konuşulan iki isimden bahsetmiştim. Ece Sükan ve Gülse Birsel. sonuçta şans ikisine de gülemedi ve Vogue Türkiyenin yayın yönetmeni Doğuş grubunun dış ilişkiler direktörü Seda domaniç oldu.


Seda Domaniç'in özgeçmişine bakacak olursak;


Georgetown Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans derecesini Avrupa Çalışmaları ve Uluslararası Ekonomi alanlarında Johns Hopkins Üniversitesi’nin Bologna, İtalya’da bulunan School of Advanced International Studies (SAIS) bölümünden aldı.

ABD’de bulunduğu dönemlerde CNN Televizyonu Washington Bürosu’nda ve Interaction adlı Sivil Toplum Kuruluşu’nda çalıştı. Milano’da Dow Jones haber ajansında ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. CNN Türk televizyonunda da muhabir olarak çalıştı.


2002–2005 yılları arasında, Avrupa Komisyonu tarafından yürütülen AB İletişim Projesi bünyesinde uzman olarak çalıştı ve İstanbul’da kurulan AB Bilgi Merkezi’nde Direktörlük görevini yürüttü. Halen Doğuş Yayın Grubu İş Geliştirme ve Dış İlişkiler Direktörü olarak görev yapmaktadır. Aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nde "Transformation of the Sovereignity Discourse in Turkish Politics" başlıklı teziyle Siyaset Bilimi üzerine doktorasını tamamlayan Domaniç, İngilizce, İtalyanca ve Fransızca konuşuyor

Seda Domaniç bana göre kimdir sorusuna cevabım ise benimle aynı bölümden mezun olmuş, ilerde benim yapmak istediğim şeyleri yapmış olan kadın olur. Bunca zamandır aradığım Rol modelim de diyebilirim. böyle birinin yarışı kazanması hoşuma gitti doğrusu :)))

16 Ağustos 2009 Pazar
çok yoğun geçen bir gündü. kendimi birkaç gün tatile çıkmış gibi hissettim çünkü çok dolu doluydu ...
Fakat günün sonunda fiziksel olarak tükendim. neyse en başından başlayacak olursak, olaylı bir hazırlanma safhasından sonra alaçatıya gitmek için yola çıktık. alaçatıya ilk gidişim oldu bu. gerçi içeri girmeden dönerek otobanın öbür tarafına geçtik. orada deniz olacağı hiç aklıma gelmezdi:)) sadece deniz değil kıyılarında herkesin sayip olmayı isteyeceği sewimli ege saray yavruları olacağı da aklıma gelmezdi. belki bir gün ben de yazılarımı öyle bir evin balkonundan yazarım kim bilir...
ilk başta egenin çivi gibi suyunu tecrübe ettik. antalya çocuğu olduğum için egenin denizi çok soğuk geliyor bana. ama aldırmadan girdim denize çünkü bu, bu sezonun son deniz fırsatı olabilir diye düşündüm. bir taraftan da windsurf yapanları izledik. denizde dalgalanan renkler gibiydiler.
yakınlatıkça işin rengi değişiyor tabiki. windsurf ü deneme sırasa bize geldiğinde beni korkular bastırdı "ya hiç ayakta duramazsam, ya yelken kafama devrilirse vs vs"
vaktim 2 saatle sınırlı olduğundan bir savaşçı ruhuyla düşmeme kalkmama aldırmadan, o iğrenç suları yuta yuta winsurf e çok kısa bir sürede alıştım ve yol almak için kendime hafif bir rüzgar aramaya başladım.
ama birden sert bir rüzgar bana saldırınca kendimi profesyonel surfçülerle yeni başlayanlar arasına gerilmiş boncuklara düğümlenmiş buldum. allah ın bir kulu da yardım etmeyip yarım saat cebelleşmek zorunda kaldıktan sonra bacağıma kramp girdi. kafamı kaldırıp tanıdık birilerini görmesem sanırım suların dibini boylayacaktım. herneyse ben orada uğraşırken vaktimiz zaten dolmuş oldu...


hocasını dikkatle dinleyen öğrenci(ilk defa ben)



akşam yemeğini alaçatıda yedik. alaçatı merkezin atmosferi çok güzel ama sokaklar çoooook kalabalık. yani kafasını dinlemek isteyen tatilcilere pek önermem. restaurant olarak da lavanta yı seçtik. diğer yerlere göre geniş bir yere kurulmuş geniş ferah bir mekan yemekleri de fena değil ama öğrenci bütçesine çok uygun değil.
gün biterken otto alaçatı da levent yükselli lokal anesitezi yi izlemeye gittik. talk show formatında tv de yayınlanmayan bir program. sunucu sewimli, levent yüksel sewimli.... sonuç olarak şarkılarla dolu çok güzel bir akşam oldu bizim için

bu kadar hareket bana fazla sonraki günlerimi yatakta geçirdim :((( ağrıyabilecek her yerim ağrıdı, yatağa çivilendim.

herşeye rağmen çok güzel bir gündü....