3 Kasım 2009 Salı

Yılın öyle bir günü gelir ki üç gün önce giydiğiniz kısa kollu tshirt e hayretle bakakalırsınız. Birden elleriniz buz tutmaya başlar...Çevrenizi nezle insanlar sarmaya başlar ya da daha kötüsü o nezle insan siz olabilirsiniz :)(benim senaryom bu şekilde gelişti :)) En canlı insanın istekleri evde oturup film izlemek, kahve içmek ile tıkanır kalır. İşte o gün SoNBaHaR gelmiştir...

Evet... acı ama gerçek her gün beni selamlayan güneş uzak iklimlere doğru yol almaya başladı ve ben büyük ihtimalle güzel İzmir'de yaşayacağım günlerin sonuna doğru yaklaşmaya başladım... Bu nedenle bu sonbahar benim için tam anlamıyla bir sonbahar. Üniversite günlerinin sona ermesi, öğrencilik yaşamına-en yakın arkadaşımla yaşadığım eve-izmirdeki arkadaşlarıma veda, geleceğin ne getireceğinden habersiz ilerlemek mevsimi olduğundan daha kasvetli yapıyor benim için...

Ama durum o kadar da kasvetli değil aslında. Sonuçta burdan gittiğim yer fena bir yer değil. Eğlenmeye, öğrenmeye, kendimi dinlemeye gidiyorum. Böyle bir yolculuğun beni ben yapacağını o yolculuk haberini almadan bile biliyordum... Sonuçta; "Düzenim bozulur hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme... Nerden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?" dememiş mi şair?

Aslında bu yüzden bizi yeni maceralardan önce dinlenmeye düşünmeye ittiği için güzel sonbahar...

0 yorum: