28 Kasım 2010 Pazar

how much harder it is to be soft than being hard....
19 Kasım 2010 Cuma

11 Kasım 2010 Perşembe
Sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
Sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
sevgilim
,,,
6 Kasım 2010 Cumartesi
4 Kasım 2010 Perşembe
Uzun yıllar ve bir dolu yaşanmışlıktan sonra hikayeye başladığım yere geri döndüm. Antalya her zamanki gibi çok güzel... Otobüsten iner inmez ılık bir hava karşıladı beni. eve dönüş yolunda da masmavi bir deniz... Üniversiteyi izmirde okumuş biri olarak denizin bu kadar mavi olması garip geliyor aslında :) Zira izmirin denizi içine yıllarca lağım suyu akıtıldığı için tanımlanamaz bir renge bürünmüş. o Renkten sonra deniz gerçekte neymiş anlamak için antalyaya gelmek gerekmiş :) ( izmiri de her şeye rağmen cok severim yalnıs anlasılmasın )

Ama antalya bu doğal güzelliklerine ve zengin tarihine rağmen herşey dahil oteller yuvası haline gelmiş malesef. Şehirde ne olup bitiyor bir araştırma yapayım dedim...Herşey o kadar kısır kalmış ki. Birçok antalya sitesinin etkinlikler bölümü altında sadece sinema telefonları var desem özetlemiş olurum herhalde. Gönül isterdi ki Antalya da İstanbul gibi renkli organizasyonlara ev sahipliği yapsın. Aslında malzeme o kadar çok ki... Tarihi kaleiçi, atatürk parkı, beach park, dedeman tarfı vs vs. ( tamam biliyorum altın portakal var ama o senede 15 gün)


Antalya bu yönlerden de güçlü olsa, tarihi dokuya daha sıkı sarılınsa, gittiğiniz yerlerde şehrin yarısını kaplayan rus nüfusunu mutlu etmek için sedace rusca sarkılar calınmasa , Anatalya da diğer güneşkentler barcelona , los angeles gibi daha fazla karakter sahibi olurdu...


Belki bir gün... neden olmasın???
*bu kadar güzel bi kitabın bu kadar yavan bir filmi olsun....gerçekten zor olanı başarmışlar. Sanki kitapta olan herşeyi filme sıkıştırmalıyım demişler ve sonuç olarak gereğinden fazla uzatılmış, hindistan kısmı çok yavan kalmış ama julia roberts la renklenen bir film.
*Film den umudu kesmeye başladığımda artık nasıl bu kadar para kazanırım da ben de buralara giderim sorusuyla oyaladım zihnimi.... Bulamadım Hakikaten nasıl bulurum o parayı? yayın evinden avans olrak mı istesem yeni kitabım için ? :P
*Bali deki o ev.... sanırım hayatımın evi senmişsin.. ilk görüşte aşk...

*diyet yapanlar filmi izlemesin, zira ben julia roberts ı o pizzaları , makarnaları yerken gördükçe beynim zonklamaya başladı... kolay değil 2 haftadır açım, aç....

*ketut un o tatlılığı beni benden aldı.
* genetik olarak diz rahatsızlığı olan bir aileden geldiğim için filmden çok faydalı bilgiler edindim. kıkırdağı arttırmanın bir yolu da ... imiş :)
* sonuç olarak , kitabı okuduğum için ve film güzel karelerden oluştuğu için ve de julia roberts ın hatırına eğlendim aslında... ama herkese tavsiye etmem.