4 Kasım 2010 Perşembe
Uzun yıllar ve bir dolu yaşanmışlıktan sonra hikayeye başladığım yere geri döndüm. Antalya her zamanki gibi çok güzel... Otobüsten iner inmez ılık bir hava karşıladı beni. eve dönüş yolunda da masmavi bir deniz... Üniversiteyi izmirde okumuş biri olarak denizin bu kadar mavi olması garip geliyor aslında :) Zira izmirin denizi içine yıllarca lağım suyu akıtıldığı için tanımlanamaz bir renge bürünmüş. o Renkten sonra deniz gerçekte neymiş anlamak için antalyaya gelmek gerekmiş :) ( izmiri de her şeye rağmen cok severim yalnıs anlasılmasın )

Ama antalya bu doğal güzelliklerine ve zengin tarihine rağmen herşey dahil oteller yuvası haline gelmiş malesef. Şehirde ne olup bitiyor bir araştırma yapayım dedim...Herşey o kadar kısır kalmış ki. Birçok antalya sitesinin etkinlikler bölümü altında sadece sinema telefonları var desem özetlemiş olurum herhalde. Gönül isterdi ki Antalya da İstanbul gibi renkli organizasyonlara ev sahipliği yapsın. Aslında malzeme o kadar çok ki... Tarihi kaleiçi, atatürk parkı, beach park, dedeman tarfı vs vs. ( tamam biliyorum altın portakal var ama o senede 15 gün)


Antalya bu yönlerden de güçlü olsa, tarihi dokuya daha sıkı sarılınsa, gittiğiniz yerlerde şehrin yarısını kaplayan rus nüfusunu mutlu etmek için sedace rusca sarkılar calınmasa , Anatalya da diğer güneşkentler barcelona , los angeles gibi daha fazla karakter sahibi olurdu...


Belki bir gün... neden olmasın???

0 yorum: